Bu yıl 18’incisi düzenlenen Contemporary İstanbul’a izleyicinin ilgisi büyük olsa da, katılımcı galeri ve inisiyatiflerin memnuniyetsizliği damga vurdu. Üç senedir Haliç Tersane’de düzenlenen, 26-27 Eylül ön izleme, 28 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında genel izleyiciye açık olan fuar da yağan yağmurdan nasibini aldı. Suyun bazı galerilerdeki sanat eserlerine ulaşmasıyla birlikte fuar yönetimi duruma müdahale etse de yine de bazı eserlerde hasar oluştu. Fuara bu yıl 22 ülkeden, 67 çağdaş sanat galerisi 4 inisiyatif, 4 sanat kurumu katılmıştı.
Contemporary İstanbul’dan konuyla ilgili önceki gün yapılan açıklamada yağmurun 200 metrekare alanda su birikmesine olduğu ve hemen kontrol altına alındığı açıklandı. “İnisiyatif ve galeri sahiplerinin duygu ve heyecanlarını anlıyor, aynı hisleri paylaşıyoruz. Tüm ekip olarak katılımcıların yanındayız ve herhangi bir mağduriyet söz konusu değildir” dense de galeri ve inisiyatifler dertliydi.
‘BİLEĞİMİZE KADAR SU BASTI, BİRİLERİ SELFIE ÇEKTİ’
Koliartspace’in sosyal medya paylaşımında şu sözlere yer verdi: “Yaşananlar korkunçtu, işlerimizi güvene alabileceğimiz kuru bir alan bile kalmamıştı, işlerimiz büyük zarar gördü. Birine elektrik çarpmaması büyük şans. Tüm koridora bileğimize kadar su bastı. Bu esnada fuar tabii ki açıktı. Hepimiz fuarın ortalarında bir yerlere işlerimizi yığdık ve bekledik, sonra bir galerinin deposuna işleri yerleştirdik. Tüm gün ıslak ayakkabılar ve çoraplarla hasar tespiti yapılmasını bekledim. Fuar organizasyonu çok üzgündü, bize zarar gören işlerin masraflarının karşılanacağını kibarca vaat ettiler, kasti olmadığını söyleyip, çatı tamir ediliyor dediler. Elbette kasti değil. Ama bunun bizim başımıza gelmesi benim fuardaki varlığımın nasıl da emanet olduğunu hatırlattı. Bir sürü emek verdik, sanat alanında hem bağımsız sanatçılar olarak hem de kuirler olarak var olmak, kendimizi biraz da olsa gösterebilmek için bu kadar çaba. Birilerinin ayakları suda yüzerken, biri işlerin önünde selfie çekiyordu, buna şaşırmadım. Elbette bizim başımıza gelecek, bizim yani en savunmasız, en korumasız, en kırılgan, en oraya ait olmayan, en çabuk vazgeçilebilecek, en kolay dışarıda bırakılabilecek… Diğer inisiyatiflerle beraber hareket ederek bu kadar emeğin boşa gitmemesi için yeniden kurmaya karar verdik.”
GALERİLERİN SORUNLARI BENZER!
Haber için konuştuğumuz galeri yetkililerin çoğu açıklama yapmak istemezken, isimsiz yazacağımızı öğrendiklerinde dertlerini bir bir sıraladı. Galeri sahip ve çalışanlarının ortak dertleri şuydu: “Bir kere kiralar dolarla alınıyor. Haliyle eserler ya dolar ya da euro bazında. Türkiye’deki ekonomik krizin de etkisiyle orta sınıf zaten eser alamıyor, zengin sayabileceğimiz kesim de bu sene geleceği öngöremediği için istenen düzeyde eser alımı yapmıyor.”
Tersane Haliç, izleyici olarak birçoklarının hoşuna gitse de bu da galeri sahipleri ve çalışanları için bir sorun. Mekanın yağmura karşı hazırlıksız olmasının dışında otopark ve tuvalet sorunları var. Lütfi Kırdar’a geri dönmesini istiyorlar. Katılımcıların çoğu dış mekanda bulunan özellikle Çeşme ve Bebek’te popüler olan mekanlarda sosyalleşip, eserlere gereken ilgiyi göstermiyor. Gelen halkın büyük çoğunluğu fotoğraf çektirmek için geliyor. Bir galeri çalışanına sorduğum “sizce kaç galeri kar etmiştir” sorusuna yüzde 50 yanıtını verdi.
Yabancı galeriler arasında memnuniyet ortalama. Mesela Mark Hachem Gallery yetkilisi gelen sanatseverlerden memnun olduğunu, genel anlamda iyi gittiğini, Türk ve yabancı alıcının kendilerine ilgi gösterdiğini söylese de ismini vermek istemeyen Fransız bir galeri aradığı alıcı kitlesini bu fuarda bulamadığını söyledi.
SATIŞLAR ÇOK DÜŞÜK
2010’dan beri fuara katılan sektörün önemli Türk galerilerinden birinin sahibiyse fuarla ve sanat dünyasıyla ilgili şu yorumda bulundu: “Satışlar bence çok iyi değil! Wifi yok, elektrik sürekli kesiliyor, otopark ve tuvaletler genel sorun. Üç senedir Haliç Tersane’de düzenleniyor fuar. Haliç’teki ilk senesi en iyisiydi. Bir kere ticari markalarla kirlenmemişti, sahille ilişki kurabiliyorduk, Haliç’e bir açıdan bakmak iyi gelmişti. Burası bana Venedik’teki tersaneyi anımsattı. İkisi arasındaki paralellik çok hoşuma gitti. Böyle yandaki gibi bir inşaat da ortaya çıkmamıştı ama ben Lütfi Kırdar’da olmayı tercih ederim”
HALKIN İLGİSİ BÜYÜKTÜ
Cumartesi sabah ve öğlen yağan yağmura rağmen akın akın insan geliyordu. Biletler iptal edilmemişti. Görevliler bu yıl katılımcı ilgisinin geçen yıla göre pazar günü hariç 1.5 katı olduğunu söylediler.
Biletler bu yıl öğrenci 200, tam 400 lira. Hafta sonu 300, tam 450 liraydı.
Bu sene ilk kez İstanbul Büyükşehir Şehir Hatları tarafından özel olarak sağlanan deniz yoluyla Kadıköy, Üsküdar, Beşiktaş’tan kalkan vapurlar, Tersane İstanbul’a 500 metre uzaklıktaki Hasköy İskelesi’ne ulaştı.
Kafe alanında bir hamburgercide yiyecek fiyatları 165 ile 300 lira arasında değişirken, soğuk içecek fiyatları (su 55 liraydı) 70 ile 195 liraydı. Bir top dondurma 60 liraya satılırken, yiyecek ve içecek mekanlarında kuyruk vardı.